Skip to content

İyi Bir Lider ve Yönetici Olmak İsteyenlere Tavsiyeler

İyi bir lider ve yönetici olmak isteyenler için tavsiyeler yazıma hoş geldiniz. Yönetici olmak isteyenler için, bu yoldan geçmiş bir kişi olarak, kendi deneyimlerimden hareketle bazı tavsiyelerde bulunmak isterim. Konuyla ilgili internette daha önce sürekli araştırma yapmış fakat genel-geçer tavsiyeler, teoride güzel ancak pratikte karşılığı olmayan cümleleri defalarca görmüş biri olarak daha somut, ayakları yere basan tavsiyelere ihtiyaç olduğunu düşünüyorum.

Etrafınızda bu konuda sizlere tavsiyeler verecek deneyimli insanların olması elbette en güzeli ancak herkes bu kadar şanslı değil maalesef. Piyasadaki birçok firmada çalışan arkadaşlarımdan aldığım bilgilere göre, bazı firmalarda mentorluk ve koçluk kültürü, adı konmamış bir şekilde de olsa varken çoğu firmada bu konuda olgunluk yeterli düzeyde değil.

Şimdi tavsiyelere geçelim:

1. Yönetici Olmayı Gerçekten İstiyor Muyum?

Bu süreçte kendimize ilk sormamız gereken soru bu. Toplumda yaşamanın ve özellikle Güç Mesafesi yüksek bir toplumda yaşamanın getirdiği ve bizleri sosyal statü kazanmaya iten bir durumdan kaynaklı mı yoksa “insan yönetmeyi gerçekten istiyor muyum?” Sorusu en anlamlı başlangıç noktası. Ne kadar yaşarsak yaşayalım kısa kalan ömrümüzde, gerçekten istemediğimiz, bizi mutlu etmeyecek bir işle uğraşmanın hiç kimseye, yöneteceğiniz ekibe ve size mutluluktan ziyade mutsuzluk getirebileceğini ön görmek gerekiyor.

Bunun yanı sıra, yine aynı başlıkta sormak istediğim bir soru da şu; “Yöneticilik yapmaya uygun muyum?“. Bu iki soru için kendinizi ikna edemiyorsanız siz tavsiyem bu yazıyı burada bırakmanız ve yaptığınız işte uzmanlığınızı artırmaya çalışmanızdır.

Yine de toplumun beklentilerine yenik düşüp gerçekten istemediğiniz halde yöneticik konusunda ilerlemek istiyorsanız şunu düşünün; örneğin yöneteceğiniz 10 kişiye bir şekilde vereceğiniz stres, mutsuzluk, keyifsizlik ile onların ailelerini, özel hayatını da direkt olarak etkileyebilecek bir konumda olabilir, dolaylı olarak onlarca kişinin hayatında kötü bir tat bırakabilirsiniz. Yani çok büyük bir sorumluluk, bunun bilincinde olmadan bu işe girmemelisiniz.

Bu soruya biraz fazla yer ayırdım çünkü en temel, olmazsa olmaz konu bu bana kalırsa. Ne istediğini tam olarak bilmeden yapılan bu hamle sadece bir kişiyi değil, onlarca kişiyi mutsuzluğa sürükleyebilir.

Ne istediğinizi anlamanız için aşağıdaki birkaç soruya cevap verin;

  • Sorumluluk almaktan keyif alıyor muyum?
  • İnsanlarla iletişim kurmak hoşuma gidiyor mu?
  • İş yaparken kendim yapmayı mı yoksa başkalarına yaptırmayı mı severim?
  • Başkalarının problemlerini çözmek hoşuma gider mi?
  • İnsanları dinlemek, anlamak konusunda ne hissediyorum?

Bu sorulara vereceğiniz samimi cevaplar sizlere bir ayna tutacaktır.

2. Farkındalığını Artırın

Aynada Kendimizi Nasıl Görüyoruz?

Hem kendiniz hem de etrafınızdaki durum ve kişilerle ilgili farkındalığınızı artırmaya çalışın. Kulağa çok klişe gelebilir ancak yazıya dökmeden kendinizle ilgili olan düşünceler somutlaşmayabilir. Herkesin kendisiyle ilgili güçlü, gelişime açık yanlarının yanı sıra, göremediği bazı kör noktalar da vardır.

Bunun için güçlü ve gelişime açık yanlarınızı samimiyetle yazıp farkındalığınızı artırabilirsiniz. Tabi bunun yanı sıra Johari Penceresi denen bir yöntemden de faydalanabilirsiniz.

Burada genel kanı gelişime açık yönlere odaklanmak üzerine yoğunlaşır ancak benim tavsiyem bunun tam tersi. Bizi asıl ortaya çıkaran, fark yaratmamızı sağlayan özelliklerimiz güçlü yanlarımızdır. Güçlü yanlarımızda daha da iyi olup öne çıkmamız çok daha etkili olacaktır. Tabi bu sırada gelişime açık yönlerimizi kaderine terk etmeyelim elbette, bu konularda da ortalama hale gelmek en azından buralardan zarar görmemizi engeller. Kimse dört dörtlük değil sonuçta, en iyi konumlardaki yöneticilerin bile gelişime açık yanları var ancak güçlü yanlarında öylesine güçlüler ki, zayıflıklarını görmekte zorlanabiliyoruz.

Örneğin sunum yapma beceriniz çok güçlüyse o alanda o kadar iyi olun ki, sunumlarda yaptığınız şovla size yönelik tüm algıları pozitife çevirin.

3. Yaptığınız İşe Hakim Olun

Her ne işi yapıyorsanız, yaptığınız işte uzman olmanız, konuyla ilgili danışılan kişi olmanız çok önemli. Yine klişe gibi gelebilir ancak bu size duyulan saygıyı, sözünüze olan güveni artıracaktır. İnsanlara yön vermek, varsa krizleri yönetmek, yaptığınız işle ilgili önde olmak size bu yolda en büyük faydayı sağlar.

4. İstek ve Beklentinizi Söylemekten Çekinmeyin

İstemek önemli ancak ek olarak bunu üstlerinizle olan bire bir görüşmelerinizde muhakkak söylemeniz/belli etmeniz gerekiyor. Bunu belirtmezseniz hem üstleriniz sizi o gözle değerlendirmeyi kaçırabilir hem de bir ekipte birden fazla kişi bu konuda istekliyse yöneticiler isteyenlere bu yatırımı yapmak konusunda eğilimli olurlar. Bu nedenle isteğinizi kesinlikle belirtin. Masanın iki tarafında da bulunmuş biri olarak (hem çalışan hem yönetici), yöneticilerin, eldeki kısıtlı kaynakları dağıtırken daha istekli olanlara öncelik verdiğini söyleyebilirim. Tabi bunu yaparken, her şeyde olduğu gibi bunu da dengeli yapmak gerekiyor. Abartılı olmayacak miktarda yapmak yeterli olacaktır.

“Her şey zehirdir mühim olan dozdur”

Paracelsus

Ayrıca istekli olduğunu belirtmek size ektstra bir sorumluluk da yükleyecektir. Doğal olarak o andan itibaren üstlerinizin sizden beklentisi belirgin miktarda artar. “Yönetici olmak istiyorsa bu işi kendi yapsın, ben de nasıl yaptığını gözlemleyeyim” bakış açısı olacaktır. Buna hazırlıklı olmanızı öneririm.

5. İfade Gücünüzü Artırın

Yönetici olmak isteyen birinin kendisini ve durumları iyi ifade etmesi gerekir. Bunu hem yazışma hem de konuşma dilinde iyi yapabilmek çok önemlidir. Sonuçta yöneticilik hem ast hem de üstlerle olan yakın ilişkilerle ve iletişimle direkt alakalı bir iştir. Konuştuğunuzda anlaşılır, dinlenebilir olmanız, özellikle üstlerinizin sizi tanımasını ve anlamasını kolaylaştırır.

Kitap Okumak Bizi Yükseltir

Burada sizlere tavsiyem şudur; bol bol kitap okuyun. Kelime haznenizi; anlaşılır, basit konuşmanızı direkt olarak olumlu etkiler. Okudukça bunu çok net bir şekilde göreceksiniz. Ek olarak, belki de en önemlisi, çok büyük tecrübe ve bilgilere ulaşmanın en kolay yolu okumak. Burada bahsettiğim kitaplar kişisel gelişim kitapları değil. Elbette onları da okumanızda bir sakınca yok ancak benim özellikle tavsiyem, Dostoyevski kitapları gibi insan psikolojisi, düşünceleri ve hayatı üzerine kitapları okumanız. Okuduktan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak!

“İçinde iyi yanı bulunmayacak kadar kötü kitap yoktur”

Johann Wolfgang von Goethe

6. Bilgilendirme

Bir üstte bahsettiğim ifade gücünüz bilgilendirme adımında da size fayda sağlayacaktır. Herhangi bir işi iyi bir şekilde yapmak çok önemli ancak en az bunun kadar önemli bir konu daha var; doğru zamanda, doğru şekilde bilgilendirmeleri yapmak. Aksi takdirde ne kadar iyi iş yaparsanız yapın, doğru bilgilendirme akışı yoksa hep eksik kalacak yaptıklarınız. Bu sadece iyi iş çıkarma konusunda değil, kriz yönetiminde ya da olumsuz bir durumda, doğru zamanda yapılan doğru bilgilendirmeler hayat kurtarır.

Tabi bilgilendirmeleri yaparken, üstleriniz gibi düşünmeye gayret edin. Onların sorabileceği soruları düşünün ve onların cevaplarını da hazırlayın. Bu sayede konu ve detaylara olan hakimiyetinizle siz duyulan güveni katlayabilirsiniz.

Size bu konuda çarpıcı bir örnek vermek isterim. Vereceğim örnek bir siyasetçiyi içerse de konunun anlaşılması noktasında büyük fayda sağlayacaktır. Örneğe geçmeden ricam, lütfen bu örneğimi tamamen siyasetin dışında değerlendirin.

Muharrem İnce’yi ele alalım. 2018’deki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde güçlü bir aday olarak, coşkulu ve etkin bir kampanyanın ardından seçimlere katıldı. Hem ana akımdaki programlarda, hem sosyal medyada oldukça popülerdi. İletişim konusunda öne çıktı, hitabetiyle insanları etkiledi. Seçime kadarki süreç hem kendisi hem de seçmenleri açısından oldukça iyi gidiyordu. Seçim gecesi de %30’un üstünde oy almayı başarmıştı. Belki kazanamamıştı ama önceki seçimlere göre oy oranını milyonlar seviyesinde artırmıştı.

Ancak her şey seçim gecesinin ilerleyen saatlerinde kötüye gitmeye başladı. Neden mi? Kötü ve yetersiz bilgilendirme akışları sebebiyle. Seçim gecesi hiçbir açıklama yapmadı, seçmenlerine herhangi bir bilgi vermedi, yani işin başında olduğuna dair hiçkimseye herhangi bir veri sunmadı. Doğal olarak seçmenlerinin gözünde büyük bir güven kaybı yaşadı. Bakın sonucun olumlu ya da olumsuz olmasından bahsetmiyorum, konu tamamen bilgilendirme, krizi yönetme.

NOT: Dediğim gibi, bu örneğimi tamamen siyaset dışında, Türkiye'nin yakın geçmişinde, hepimizin bildiği bir durumu, konuyu daha iyi anlatmak adına örnek olarak veriyorum. Bilgilendirmenin neden yapılmadığı ya da başarısızlığın sebepleri konusuna girmiyorum.

İşler her zaman istediğimiz gibi gitmeyebilir ancak yapacağımız doğru, şeffaf ve samimi bilgilendirmelerle, yaptığımız işin sonucu ne olursa olsun, o işin galibi olarak çıkabiliriz.

Yani özetle, bir işi yaparken, öncesinde, esnasında ve sonrasında yapacağınız bilgilendirme ile hem sorumluluğu üstlerinizle paylaşabilir, hem de süreci yönetmiş olursunuz. İşin sonucu ne olursa olsun, kazanan siz olursunuz!

7. Kriz Yönetimi

Bu konunun temelinde 2 başlık yatar. İlki, yukarıda bahsettiğim Bilgilendirme, ikincisiyse iyi bir kriz yönetim planı.

Konu aslında burada yazmanın ötesinde çok daha uzun ve büyük bir konu ama yukarıda bahsettiğim bilgilendirme akışının önemini vurgulamak adına ayrıca bir başlık olarak yazdım. İyi bir bilgilendirme akışı ile krizi gayet iyi yönetebilirsiniz. Sonuçta her gün BP’nin okyanuslarda yaşadığı petrol sızıntısı gibi büyük krizler yaşamıyoruz…

8. Koordinasyon Görevi

İş hayatında sürekli karşılaştığımız, hem ekip içerisinde hem de farklı ekiplerle yaşanan anlaşmazlıklar, uzun ve sonsuz döngüye girmiş mail trafiklerini hepimiz görüyoruz. Bu durumlar aslında, yöneticilik yolunda ilerlemek isteyenler ve bu gözle bakabilenler için fırsattır.

Böyle durumlarda ilgili paydaşları bir araya toplamak, aksiyonları belirlemek, zaman kısıtlı olarak atamak ve bunları raporlamak. İşte üst yönetimin, tam da bir liderden görmek istediği hareketler bunlar. Bu adımlar kulağa uzun iş gibi gelebilir ancak bu durumlarda koordinasyonu üstlenmek, süreci yönetmek ve güzel bir bilgilendirme akışı oluşturmak hem sizin gelişiminize hem de pozitif bilinirliğinize sandığınızdan çok daha fazla katkı sağlayacaktır.

9. Fake It Until You Make It

Kim olmak istiyorsanız önce öyle davranın. Yani yönetici olmak istiyorsanız, hem hareketleriniz, hem davranışlarınız hem de duruşunuzla yönetici gibi olun. İnsanlar sizinle konuştuğunda bir yöneticiyle konuştuğunu hissetmeli. Aynı şekilde, örneğin 2 üst yöneticiniz ya da direktörünüz de sizinle konuşurken, bir yönetici ile konuştuğunu hissetmeli. Bu sayede size olan bakışı, beklentileri de bu yönde değişecek, sizi daha özel gözlemleyecektir.

You have to start living the life of the person you want to be

Mad Men
Mad Men

Bu başlıkla aynı adı taşıyan, muhakkak izlemenizi tavsiye ettiğim bir TED konuşması var. Hayatın birçok alanında şiar haline getirebileceğiniz, oldukça faydalı bir söz ve yaklaşım.

10. Bulunduğunuz Ekipte Aktif Rol Alın

İyi bir futbol izleyicisi olarak, iş hayatını ve çalışma şeklimizi futboldakine benzetiyorum. Yöneticiler aynen bir takımın teknik direktörü gibi, takımın hazırlığı, taktikleri, stratejileri ve motivasyonundan sorumludur ancak takım sahaya çıktığında görev tamamen futbolcuların omuzlarındadır. Yöneticinin (teknik direktör) sahaya girip anlık müdahale şansı olmaz. Genelde bu işi takımların 10 numaralı formayı giyen oyuncularından yani lider oyunculardan beklerler. İşte tam olarak yapmanız gereken o 10 numaralı formayı giymek!

Maradona – Napoli

Sahada diğer oyuncuların başı sıkıştığında kafasını kaldırıp gözlerinin aradığı ilk kişinin siz olması gerekiyor. Aynı şekilde yöneticilerinizin herhangi bir durumda, örneğin hızlıca bir sunum yetiştirileceğinde, ya da işi olması sebebiyle bir toplantıya katılamayacağında, bu durumu toparlayıcı olarak akla ilk sizin geliyor olmanız doğru yolda olduğunuzu gösterir.

Futbolu takip etmeyenler için özetle; ekip içerisinde yetkileri olmayan ama sorumluluğu olan bir yönetici gibi davranın, gerekli durumlarda liderliği alıp öne çıkmaktan çekinmeyin.

11. Network – Bilinirlik

Oldukça önemli ve yine herkesin bildiği ama pratiğe dökerken zorlanılan bir başka konu. Siz bir yöneticilik için aday olduğunuzda, ilgili kişiler sizi o süreçte tanıyorsa şansınız oldukça düşük demektir. Sizi uzun süredir tanıyorlarsa, pozitif bir ilişkiniz de varsa üstüne, ilgili pozisyon için bir anda en güçlü aday haline gelebilirsiniz.

Şöyle düşünelim, üst seviye yönetici olduğumuz durumda, altımızda çalışacak insanın özelliklerini, karakterini bilmek ve güvenmek isteriz. Anlamak ve güvenmek içinse zamana ihtiyacımız vardır. Geçmişten gelen bir bağ ve iletişiminiz olan kişiye doğal olarak çok daha fazla güvenirsiniz. Yani üstlerimizle (yalnızca direkt bağlı olduğumuz değil, paylaş bölümlerin üstleri de dahil) geliştirdiğimiz pozitif ilişkiler bizi yukarı taşıma konusunda inanılmaz faydalıdır.

Bilinirlik ve çevrenizi artırma sürecinde şunu unutmayın, amaç insanlara kendinizi daha iyi anlatmak, onları daha iyi tanımak ve deneyimlerinden faydalanmak. Olayın çıkarcı tarafına bakarsanız ve böyle düşünürseniz bu ilişkiler samimi olmaz ve faydadan çok zarara dönüşebilir.

Başlıkta size birkaç tavsiyem var;

  • Bir sosyal klübe üye olun
  • Her hafta yeni bir yönetici ile tanışma/sohbet etme gibi bir hedef koyun kendinize
  • Şirket içindeki aktivitelere olabildiğince katılın
  • Üst yöneticilerle sohbet amaçlı bire birler talep edin

12. Mentorluk/Koçluk Talep Edin

Mentorluk/Koçluk İlişkisi

İlk ya da ikinci seviye yöneticilerinizden koçluk/mentorluk talep edin. Düzenli aralıklarla bir araya geleceğiniz ve yön alacağınız bu seanslar oldukça faydalı olacaktır. Bir taşla birkaç kuş vuracağınız şekilde fayda sağlayabilirsiniz.

  • Hem bu kişinin deneyimlerinden faydalanabilirsiniz
  • Hem de birlikte geçireceğiniz odaklı vakit sayesinde bu kişilerin sizi çok daha yakından tanıyabilmesi için fırsat elde edebilirsiniz
  • Karşınızdaki kişiyi, deneyiminden fayda sağlayama layık bulmanız sebebiyle onore etmiş olursunuz
  • Yöneticilik yolunda ne kadar istekli olduğunuzu belli etmiş olursunuz

13. Sunum Yapmakta Ustalaşın

Sunum yapmak yöneticiliğin olmazsa olmazıdır. İçerisinde hem sunumu görsel olarak hazırlamak hem de sunumu aktarmak vardır. Bu iki noktada da oldukça iyi olmalısınız.

Yaptığım ilk sunumlara geri dönüp baktıkça kaydettiğim gelişimi kendi gözlerimle görüyorum. Her konuda olduğu gibi bu konuda da ne kadar fazla pratik yaparsanız o kadar fazla gelişirsiniz. Önünüze çıkan her fırsatta bu göreve talip olun, sunum hazırlamak ve aktarmaktan çekinmeyin. İlk zamanlar konfor alanından çıkıp zorlandığınız bir durumken, pratik ettikçe hem rahatlamaya hem de kendinizi oldukça çok daha iyi ifade etmeye başlarsınız. Aynı zamanda çok daha şık görselli sunumlar hazırlamaya başlayacaksınız. Buradaki gelişiminizi görmek bile başlı başına muazzam bir keyif verir.

Bu yetkinliğinizi geliştirmeniz sadece iş hayatında değil, hayatınızın her alanına olumlu yansır. Kendinizi ifade etme ve bir şeyi anlaşılır aktarma konusunda geliştiğinizi görebilirsiniz. Sunum yapmak aynı zamanda sizi ön plana çıkartır ve donanımınızı anlatmak için iyi bir fırsattır.

Tabi aynı zamanda görsel olarak da izleyicilere şölen sunmak da önemli. Yüzlerce sunum hazırlamış ve sunmuş biri olarak, sunumu hazırlama kısmı için özetle iki yöntem önerebilirim:

  • Graphicriver vb. paralı sitelerden, istediğiniz şekilde bir sunum satın alabilirsiniz. Bu sunumlar ortalama 10-20 $ arasında değişir ancak yüzlerce (500-600 bile olabilir) sayfadan oluşur. Yani aldığınız bir sunumun, farklı işlerde farklı sayfalarını yıllarca kullanabilirsiniz. Sunumlarınız da çok daha profesyonel görünür. Örneğin ben, almış olduğum 2 sunumu 3-4 senedir kullanıyorum. Hatta bu sunumları yöneticilik sunumumda da kullandım ve oldukça başarılı oldu.
  • Prezi adresinden sunumlarınızı hazırlayabilirsiniz. Görsel olarak oldukça başarılı olsa da özellştirme ve müdahale alanları daha kısıtlıdır. Genelde ilk seviye yöneticiklere geçişte çok kullanılsa da yukarıya çıktıkça neredeyse hiç kullanılmaz.

14. Giyim

Yönetici diyince aklımızdaki ilk imaj şık giyimli biridir herhalde. Aksini düşünemiyoruz. Neden aksi aklımıza gelmiyor? Çünkü bizi yönetecek insanda görmek istediğimiz, önce kendini iyi yönetmesi, kendine iyi bakmasıdır. İlkel beynimiz bize bunu söyler ısrarla.

Tabi giyinme konusu şirketten şirekte farklılık gösterebilir ancak herkesin takım elbise giydiği yerde bu konuda fark yaratmak biraz daha zorken serbest kıyafet olan bir yerde sizi birkaç adım öne çıkartacaktır.

Yönetici Görünüşü

Erkekler için söylemem gerekirse, muhakkak gömlek ve ceket giyin. Haftanın belli günleri tişört giyeceğinizde bile yakalı tişörtler giymenizi öneririm. Söylemeye gerek bile yok aslında ama ütülü ve temiz olmasına muhakkak dikkat edin.

iyi giyinmeniz yalnızca çalışma arkadaşlarınızın size bakışını değiştirmez, kendinize olan bakışınızı da değiştirebilir. İstekleriniz konusunda attığınız bu gibi somut hamleler beyninizde de durumu somutlaştırır, kendinize olan güveninizi artırır.

15. Toplantılara Hazırlıklı Katılın

İş hayatında toplantılar kaçınılmazdır. Hatta birçok toplantı sonunda tekrar toplanma şeklinde karar çıkar ve dağılınır. Bu toplantıların bazılarında üstleriniz de yer alacaktır. Bu toplantılara katılırken yanınıza alacağınız not defteri, kalem ya da tablet gibi araçlarınızla gerekli durumlarda notlarınızı alabilir, aynı zamanda her durumda hazırlıklı olduğunuz imajını verebilirsiniz.

Toplantılara katılmadan önce, toplantıda konuşulacak konulara hakim olmanız da önemlidir. Konuşulan herhangi bir konuda detay bilgi ve gelebilecek soruları tahmin ederseniz orada bir sürprizle karşılaşmazsınız. Ayrıca bu hazırlık, toplantılarda doğru yorum ve sorularla öne çıkmanıza da yardımcı olur.

16. Takdir Edin

Takdir etmek aktif bir eylemdir ve tam bir lider hareketidir. Gerekli durumlarda ekip arkadaşlarınızı üstlerinizin de olduğu yazılı ve sözlü ortamlarda takdir etmekten çekinmeyin. Bu hem sizin kendinizi olan güveninizi hem de objektifliğinizi gösterir.

Ayrıca yaptığınız bu şık hareketle etrafınızdaki insanların size olan pozitif görüşlerini artırır. Takdir ettiğiniz kişiler sizin taraftarınız hale gelir, bir anlanda size borçlanır.

17. İnsan Yetiştirin

İş hayatındaki deneyiminiz arttıkça işe yeni başlayan kişilere aktarım yapmanız, onları eğitmeniz de beklenir. Bu konulara hırslı bakmamanız, en çok bilen ben olursam bana bağımlılık artar gibi düşüncelere kesinlikle kapılmamanız gerekir. Hem işin detayı hem de deneyimlerinizi aktarma konusunda cömert olun. Yetiştirdiğiniz ve katkı sağladığınız herkes sizin en büyük destekçileriniz olacak.

Ek olarak bir lider aynı zamanda etrafındaki insanlara iyi bir rol model ve öğretici de olmalıdır. İnsan yetiştirerek, onların hayatlarına katkı sağlayarak bu özelliklerinizi de herkese gösterebilirsiniz.

18. Taraftar Kazanın

Son olarak, yukarıdaki iki tavsiyemde de bahsettiğim gibi birlikte çalıştığınız herkeste güzel bir imaj bırakmanız sizin olmadığınız ortamlarda sizden olumlu bahsedilmesini sağlar. Ve emin olun ki sizin, kendinizin ne kadar iyi bir insan olup ne kadar güzel işler çıkarttığınızdan bahsetmesindense başkalarının sizinle ilgili pozitif bildirimleri üstleriniz tarafınından çok daha dikkatli dinlenecektir.

İnsan olarak bizler, yaptığımız her şeyde onaylanmak isteriz. Herhangi bir şeyi beğendiğimizde, etrafımızdakilerin de onu beğendiğinden emin olmak, onayı almak temel bir davranış şeklimizdir. Bu gözle bakarsak, üstlerinizin sizinle ilgili pozitif bildirimleri başka kişilerden duyması, zaten size karşı olan pozitif düşüncelerini adeta onaylar, perçinler.

Sonuç

Yukarıda da bahsettiğim gibi, bu yolda emek sarf etmiş ve başarıyla geçmiş biri olarak tamamen kendi deneyim ve gözlemlerimden oluşan bir tavsiye listesi. Tüm bu tavsiyeleri %100 uygulayamayabilirsiniz ancak %80’ini uygulayabilirseniz ipi göğüsleyeceğinizi rahatlıkla söyleyebilirim.

Herhangi bir soru, görüş veya destek ihtiyacınızda iletişim kurmak veya yorum yapmaktan çekinmeyin.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *